YAŞAM VE BASKI

14.11.2021 YAŞAM VE BASKI Sözlük baskıyı, en genel anlamda, bireylerin kişisel özgürlüklerini engelleyen, onları kendi iradeleri ve istekleri hilafına düşünmeye ve davranmaya itmeyi hedefleyen bir fiil ve suç unsuru olarak tanımlıyor. Kişisel baskı, ekonomik baskı, askeri baskı, siyasal baskı, toplumsal baskı türünde baskı biçimlerinin gündelik yaşamlarımızda yaygın olduğunu belirtiyor.

Bu tanımlamayı ele aldığımızda eğer bir baskı altındaysak istediğimiz gibi davranamıyor ve düşünemiyoruz. Bir örnekten yola çıkarsak eğer üzerimizde ekonomik bir baskı varsa ki bu önemli bir miktardaki alacağımızı alamamak, ya da kazancımızın giderlerimizi karşılamaması olabilir, bu baskı bizim para harcama davranışımızı kısıtlarken durumumuzla ilgili endişe ve kaygı duymamıza yol açıyor. Diğer baskı türlerinin de aynı şekilde endişe ve kaygı duymamıza yol açabileceğini söyleyebiliriz. Örneğin ailemizde değer verdiğimiz bir bireyin davranışlarıyla bizi dışlaması ve değersiz hissettirmesi de üzerimizde bir baskı oluşmasına ve bu durumdan dolayı endişe ve kaygı duymamıza neden olacaktır.

Buraya kadar baskıyı olumsuz, istenmeyen bir fiili durum olarak tanımladık. Ancak diğer yanda baskının fark edemediğimiz ancak bize büyük katkısı olan olumlu yanını da ele almamız gerekir. Örneğin müzakere ortamlarında tarafların zaman zaman sözleri ve davranışlarıyla birbirlerini baskı altına almaya çalıştıklarını biliyoruz. Bu baskı ortamı tarafları duygusal olarak gererken diğer yandan bu baskı ortamından çıkarak rahatlama isteklerini güdüler ve tarafları yaratıcılığa teşvik ederek daha önce düşünmedikleri, gerginliği azaltarak baskıyı hafifletici yaratıcı çözüm önerileri ortaya atabilmelerine olanak sağlar. Bu gerçeği günlük yaşamımızdan da benzeri örneklerle zenginleştirebiliriz.

 Eğer kendimizi bir baskı altında hissediyorsak bu durum bize şu mesajı vermektedir: “Düşün, aklını kullan, çözüm üret ya da bu duruma müdahale etmek seni aşıyorsa kaygılanmayı bırak. Akışa bırak ve bu baskıdan kurtul, rahatla.”

Pozitif görünmeye çalışan birçok kişiye “Üzerinizde bir baskı var mı?” diye sorduğunuzda “Hayır hiçbir baskı yok çok mutluyum ve her şey yolunda” yanıtını verecektir. Ancak kendisine ek sorular yönelttiğinizde mutlaka bir baskının olduğu ortaya çıkacaktır.

Peki, biz insanlar yaşamımız boyunca neden farklı dozlarda farklı türden baskılar altına gireriz?

Baskı yaşamımızda bizi gelişmeye ve ilerlemeye iten bir güç görevini görür. Bir evrim okulu olan dünyamızdaki yaşamımızda bizi kuşatan baskıları sağlık, iş, para, ilişkiler ve çevre olarak beş ana sınıfta toplayabiliriz. Bu baskılar yaşamımıza sorunlar olarak yansır. Karşılaştığımız her sorun vermemiz gereken bir dersin sınav kâğıdıdır.

Dünyamızda gözleri açan her insan için doğduğu andan itibaren baskı kaçınılmazdır. Bu evrim okulunda baskılardan kurtularak rahatlamamız için beklenen gelişimi göstererek ilerlememizden başka hiçbir çıkış yolumuz yoktur. Bizden beklenen kendimizi evrensel zekâ ya teslim ederek gelecekle ilgili kaygı ve endişeleri bırakmak ve sadece önümüzdeki çukura yani kendi sınav kâğıdımıza odaklanmaktır. 

Önündeki sınav kâğıdına odaklanan insan kendine şu soruları yöneltir: Neler yapmaktayım? Bunları hangi duyguların güdümünde yapıyorum? Çözüm için neleri nasıl değiştirmeli ve düzeltmeliyim?

COMMENTS
Be The First Person To Comment !